Kader GÜR
  • 29/01/2024 Son günceleme: 29/01/2024 12:41
  • 4.935

Yeniden Refah Partisi AK Parti’ye küsenlerin değil, küsme ihtimali olanların işine mi yaradı İstanbul’da?

AK Parti’nin kurulduğu günden beri hiçbir alternatif parti karşısında direnemedi. Merkez sağa oturmayı planlayarak kurulan hiçbir parti muhafazakâr seçmenin ilgisini çekemedi.

Sırasıyla sayacak olursak, ANAVATAN Partisi’nden başlamak mümkün. Erkan Mumcu, AK Parti kurulduktan kısa süre sonra arkadaşlarıyla birlikte AK Parti saflarına katıldı. İstanbul İl Başkanlığında katılım töreni yapıldı. Ve orada yapılan konuşmada Erkan Mumcu, Recep Tayyip Erdoğan’a ‘Sayın Genel Başkan’ diye hitap edince samimi olmadığını, gidici olduğunu fark ettim. O zamanlar bende Erdoğan’ın siyasi hayatını konu alan “Esaretten Zirveye” isimli kitabım nedeniyle AK Parti ve Recep Tayyip Erdoğan’ı çok sıkı takip ediyordum.

Erkan Mumcu AK Parti’de Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı yaptı. Daha sonra istifa ederek, ANAVATAN Partisi’nin başına geçti. Ama Tayyip Erdoğan rüzgârının karşısında direnemeyerek, siyasetin tozlu raflarındaki yerini aldı.

Yine AK Parti’nin kurucularından Abdullatif Şener ile Erdoğan arasında Cumhurbaşkanı Adaylığı krizi çıktı ve istediğini alamayan Şener istifa ederek Türkiye Partisi’ni kurdu. Bu partide, Erdoğan rüzgârı karşısında 3 yıl dayanabildi ve kapanıp gitti.

Yine Saadet Partisi’nde bir Ramazan günü iftar sofrasının basılmasıyla başlayan karmaşık süreç dönemin Genel Başkanı Numan Kurtulmuş’u başka bir arayışa sürükledi ve HAS Parti’yi kurdu. HAS Parti’nin de AK Parti’ye alternatif olabileceği düşünüldü ve ilk girdiği seçimlerde hezimet yaşadı. Hatta AK Parti’ye alternatif olması amacıyla kurulan partilerin liderlerine baktığınız zaman Erdoğan’ı en ağır eleştiren isim olarak Numan Kurtulmuş’u söyleyebiliriz. Buna rağmen Numan Kurtulmuş AK Parti saflarına katılarak gücün yanında olmayı tercih etmiştir. Bizde Beykoz’da HAS Partilileri AK Parti saflarına katmamak için direnenlerle ciddi tartışmalar yaşamıştık.

Yine süreç içerisinde AK Parti’den Ahmet Davutoğlu’nun Genel Başkanı olduğu Gelecek Partisi ve Ali Babacan’ın kurduğu Deva Partisi çıktı. Bu partilerin teşkilatları da büyük oranda AK Parti’den ayrılan isimler olmasına rağmen iktidara alternatif olamadılar.

AK Parti’ye alternatif olabileceğine yönelik ilk sinyal Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın oğlu Fatih Erbakan’ın kurduğu Yeniden Refah Partisi’nden geldi. Tabanının AK Partililerden oluşması ve kişiler arasındaki iletişimin sürmesi nedeniyle kısa sürede önemli mesafe aldı.

Yeniden Refah Partisi kurulma aşamasında Beykoz’da hiçbir varlık gösteremedi. Mikail Akyıldız’ın ilçe Başkanı olması ve yine Dost Beykoz’un Yazı İşleri Müdürü Ekrem Tuncer’in ilgilenmesi hasebiyle bizde kendilerine medya desteği sağladık. Bu süreçte gözlemci olarak çeşitli toplantılara da katıldık. Örneğin Ankara’da yapılan büyük kongreyi takip ettim. O kongrede Fatih Erbakan’ın, AK Parti’nin içini boşalttığına yönelik eleştiriler yapılan “DAVA” tanımlamasını yeniden yapması hoşuma da gitmişti. Bu açıdan takip edilmeye değerdi Yeniden Refah Partisi. Çünkü siyasetin bir çizgisi, istikrarlı bir söylemi olmalıydı.

İçinde bulunduğumuz dönemde Yeniden Refah Partisi AK Parti’nin alternatifi olabilir mi sorusu gündeme geldi.

Bu başlığın altını doldururken, şu gerçeği hatırlatmakta fayda var. AK Parti, yaşadığı çalkantılı süreçlerde ayrılanların oluşturduğu boşluğu 15 Temmuz sonrası MHP ile ittifak yaparak gidermişti. Doğru konuşmak gerekirse bu ittifaktan memnun olmayan birçok AK Partili, Yeniden Refah’ın kuruluş öncesi alt yapısının oluşmasında da ciddi katkılar sağladı. “Milli Görüş” felsefesi Türk siyasetinde kendini ispat etmiş, AK Partililere yabancı olmayan bir anlayış olarak değerlendirildiği için kimse yabancılık çekmedi.

Recep Tayyip Erdoğan’ın Erbakan’a, AK Parti’ye katılımı için yapmış olduğu davette cevapsız kalınca, Fatih Erbakan daha önce AK Parti’ye alternatif olarak kurulup Erdoğan rüzgârıyla tuz buz olan partililerin liderleri gibi olmayacağını gösterdi. Bu durum Erbakan saflarına katılanlarda bir güven oluşturdu.

Geldiğimiz nokta da ise Yeniden Refah Partisi’nin AK Parti’ye alternatif değil, AK Parti olma yolunda olağanüstü bir gayret içinde olduğunu üzülerek müşahede ediyoruz. Şöyle ki, AK Parti teşkilatlarının muzdarip olduğu en önemli konu, hep aynı kişilerin çeşitli makamlara getirilmesidir. AK Parti’de hiçbir makamın alternatifi olmadığına yönelik bir siyaset izlenmesi yorgunluğun ve rehavetin dışa vurumu olarak kabul edilmektedir. AK Parti’de kişilerin makamlar için alternatif değil, makamların kişiler için alternatif olduğunu düşünmek istemesem de bu gerçeğin üstünü örtemiyoruz.

31 Mart 2024 Yerel Seçimleri için aynı isimlerin İstanbul ilçelerinde yeniden aday gösterilmesi bunun en somut örneğidir.

Burada acaba AK Parti’nin mevcut belediye başkanlarına alternatif isimleri değerlendirmemesinin tedirginliği, mevcut belediye başkanlarının başka partilere giderek aday olma ihtimali midir? Olabilir. Bu ihtimal doğru ise Yeniden Refah Partisi’nin alternatif olmaktan çıkıp taklit bir anlayışın temsilcisi durumuna düşecek olması Türk siyaseti için olumsuzluktur. Çünkü taklit hep aslını yaşatmıştır.

Siyasette söylem farklılığından ziyade kişi farklılığı da heyecan oluşturan bir etkendir. Tıpkı Fatih Erbakan’ın yıllar sonra Türk siyasetinde yeniden Erbakan ismini taşıması gibi.

Yeniden Refah, ülkenin birçok yerinde AK Parti’nin değiştirdiği isimleri aday göstererek, gövde olmak yerine küskünlerin oyuna talip olmuş.

Kendini Erdoğan sonrası Türk siyasetinin merkezine odaklayan Erbakan, AK Partililerle birlikte AK Parti’yi eleştirerek 2028’de Recep Tayyip Erdoğan’ın alternatifi olamaz.

Yazarın Yazıları