Bayram ÇEVİK
  • 11/09/2015 Son günceleme: 11/09/2015 11:07
  • 7.749

… Yerden göğe kadar ne deseniz haklısınız! Suçlu Erdoğan!

Esed de, Öcalan da, Sisi de  suçlu değiller… Onların kalbi çok temiz entelektüel ve kibar insanlar! Birde bunun üzerine ünlü komedyenden ders almış Demirtaş var ki sempatik şey seni!

Olanların tek suçlusu Erdoğan!

Çözüm süreci başlayana kadar bizim Kürt sorunumuzda yoktu, Erdoğan'ın kurduğu AK Parti 2002 yılında başa geçene kadar PKK diye bir terör örgütü de yoktu. Kandil’de içtikleri sigara izmaritini dahi yere atmayan mahlûkların oluşturduğu doğa sporlar kulübüydü PKK!

Ne zaman ki Erdoğan’ın koşmalarına engel oldu şiddete başvurdu bunlar… 

Amerikan’ı, İran’ı, İsrail’i, İngiliz’i, Alman’ı o kadar severdi ki bizi, öyle böyle değil, bizi takdir ediyor ayakta alkışlıyorlardı. Para vermek için bizi kapılarına çağırıyorlardı, gıpta ediyorlardı bize ta ki Erdoğan gelene kadar. Bizim solcularımız hayatlarından o kadar memnunlardı ki, sürekli ağaç dikiyorlar ve çevre için sürekli bir şeyler yapıyorlardı…  O kadar ki mimarlar odası ağaç boyunu geçen yapılara odadan vize dahi vermiyordu. Ta ki Erdoğan çıkıp Topçu Kışlası’nı yapalım diyene kadar. Alman vakıfları bile çok kızmıştı bu olaya “gezi” etkinliğine katılan gençleri finanse etti sırf bu yüzden. Bizden çok düşünüyor Almanlar bizim memleketi hele Erdoğan'dan daha çok seviyorlar. Erdoğan kim ki!

Cemaatimiz vardı nurlanıyorduk, devlet içinde örgütlenip asıl devleti oluşturuyorduk, hem devleti yönetmek sizin haddinize mi? Cemaat bunu sizin için yapıyordu, himmetinizle ayakta duruyor dershaneleri ile kendine militan devşirebiliyordu. Erdoğan dershaneleri kapatacağım diyene kadar! Sonra mı? Sen misin dünya üzerindeki ‘kara’ para denilen yapıyı yönetmeye çalışan, ülkeye kazanım haline getiren, hem o paralar Türkiye'de değil bizim can dostumuz Amerika bankalarından transfer olmalı, onlar kadar bilemezsiniz siz. 

Büyük düşlerimiz vardı atalarımızdan kalan… Biz hayal ile yaşarken ah Erdoğan yok mu geldi gerçekleştirdi birçoğunu. Biz hayali ile daha mutluyduk ne gerek vardı tüm bu yapılanlara... Büyük düşler kurmak, bunları hayata geçirmek ancak özgür irade ile mümkündü. Bize bu kadar özgürlük çok fazla, her şeyin fazlası zarar değil mi? Özgürlük ne ola ki? Demokrasi; zaten bizim için askerin sağlayabileceği bir şeydi. Sahi özgürlük demişken, Kürt, Kürtlüğünü ifade edemezdi, Alevi de Aleviliğini, Erdoğan gelene kadar, hep Erdoğan'ın başının altından çıkıyor bunlar…  Ülkemde başörtüsü sorunu da yoktu Erdoğan yüzünden oldu, üniversitede kurulan ikna odaları diye tabir edilen yerler aslında başörtülü kızların üniversiteye hoş geldin kutlaması yapılan localardı…  Halbuki bize çizilen sınırlar içerisindeki özgürlükle yaşamayı öğrenmiştik, ötekileştirmeyi. 

Dünya ile alakamız yoktu, hem bize ne kardeşim; yok zülüm varmış, yok açlık çekiyorlarmış, bize dokunmayan yılan bin yıl yaşasın desturu ile yaşayıp gidiyorduk… Hem Türkiye'de de açlar var, ‘önce onlara bakmalı devlet dediğin’ dünyadan bize ne! Filistin'deki yetimden Myammar'daki zulme uğrayandan, Suriye'deki savaş da ülkesini terk etmek zorunda olandan bize ne! Bizim devletin TİKA diye kuruluşu varmış taa 92 yılında kurulmuş duymasak ta bilmesek de bizim kurumumuz o! Sonra birden dünyanın birçok ülkesinde şunu yapmış bunu yapmış diye durmaya başladık, her taşın altından karşımıza TİKA çıkıyor, herhangi bir ülkede bir yapının tabelasında TİKA ismini görür olduk. TİKA'da çok oluyor kardeşim ne işin var senin ismini dahi bilmediğimiz ülkelerde…  

Velhasıl dostlar liste uzar gider, yeni bir şeyler üretmek için özgür düşüncelere ihtiyaç vardı, kabul edin etmeyin Türkiye Erdoğan ve ekip arkadaşları vesilesi ile çıtayı çok yükseltti. Düne kadar hayali dahi kurulmayan birçok alanda özgürlükler arttı, detaya girmeyeceğim bir iki örnekle geçeceğim...  Üniversiteyi bitirdiğinde hemen bir işi kapak atmanın derdinde olan çocuk bugün kendini geliştirmek için hangi ülkede yüksek lisans yapacağını planlar oldu. Tatil kelimesini hayat bilgisi dersi kitaplarında öğrenen çocuk bugün kıştan yazın planını yapmakta. Plan yapma yeteneğine sahip olmayan bir ülkeden 5-10 yıl sonrasını planlar hale geldik. Bunlar özgürlüklerle mümkün olabilirdi ve oldu. Elbette gelişen büyüyen Türkiye herkesi memnun etmeyecekti, etmedi de… Gelişen büyüyen bir Türkiye demek mazlumun sesi, yetimin çığlığı, Ortadoğu’nun egemenliği demekti… Bu Türkiye'ye bırakılacak bir görev değil diyenler savaşı başlattılar... Kaç badire atlattık; parti kapatma davası, gezi olayları, 17-25 Aralık darbe girişimi, Kobani olayları ve şuan içinde olduğumuz zaman dilimi içerisinde PKK’nın barışı bozarak saldırmaya başlaması.. Belki kolay olmayacak ama Allah’ın izni ile bu süreçten de güçlenerek çıkan bir Türkiye olacağız inşallah. 

Geldiğimiz noktada tüm kötü şeylerin müsebbibi Erdoğan olarak ifade ediliyor, öyle ya Erdoğan iyi bir şey yapamaz! O hiç iyi düşünemez! Kime, kimlere göre sayalım; CHP, HDP, PKK, Paralel Yapı, gezicisi ve tabii ki Aydın Doğan ve kalemşorları! Şimdi sorarım size saymış olduklarım hangi millete hizmet etmektedir?  Sadece bu sorunun cevabı birçok olayın failini bulmamızı sağlar. 

Şunu net anlamak zorundayız; Türkiye'nin karşı karşıya olduğu saldırılar sadece Erdoğan'a yönelik değildir, her türlü yöntemin kullanıldığı bu savaşta hedef Türkiye ve Türkiye nezdinde ümmettir. Bu saatten sonra durduğunuz yeri netleştirmelisiniz, durduğunuz yer Türkiye'nin ve ümmetin yanı olmalıdır. Ama’sız, lakinsiz, fakatsız, romantikleşmeden…

Kısacası karınca misali suyu taşıdığın belli olacak… 

Yazarın Yazıları