Kader GÜR
  • 28/07/2023 Son günceleme: 28/07/2023 15:54
  • 6.791

Seçim öncesi keşmekeşliği yazmaya gerek yok. Millet olarak ağır bir stresten geçtik.

Muhalefetin seçimleri seçim olmaktan çıkarıp, vatan bayrak meselesine dönüştürmesi insanları gerçekten tedirginliğe sevk etti. Kendi içlerindeki uyumsuzluk ve tartışmalar bu tedirginliğin artmasına neden oldu.

Seçimin bitmesiyle rahat bir nefes aldık, Türkiye ve dünya da birçok denklemi değiştirme olanağı yakaladık derken, kendimizi yeni sorunların içinde bulduk.

Seçim sürecini nasıl vatan millet duygusuyla önemsediysek, seçim sonrası da o denli bir rahatlama yaşamak hakkımızdı. Ama olmadı. Önce konuya şuradan girmek istiyorum.

AK Parti’de yıllarca mücadelesini verdiğimiz şımarıklığın tekrar kendini göstermesi çok üzücü ve sinir bozucu… Gençlerin yol bilmez, iz bilmez tavırları seçim kazanmışlık sarhoşluğu ile hemen kendini gösterdi.

Piyasa yapmak için bürokrasinin saygın insanlarına çekinmeden saygısızlık yapabiliyorlar. İlçe Başkanı bu durumların gereğini derhal yapmalıdır. Gençler daha sağduyulu taşıdıkları siyasi sorumluluğun bilinciyle hareket etmeleri yönünde uyarılmalıdırlar. Bunlar yakınımızda olduğu için ilk etapta söyleme gereği duydum. 

Daha açık konuşmak gerekirse seçimi kazanmış olmanın sevincini bize yaşatmadılar. Yani Recep Tayyip Erdoğan’ın yeniden Cumhurbaşkanı seçilmesiyle derin oh çekecektik ki, nefesimizi karnımızda bıraktılar. Silindir gibi üstümüzden geçtiler resmen.

Seçim öncesi çalışan kesime verilen zamlar aslında AK Parti’nin 20 yılı aşkın iktidar sürecinde hiç yapmadığı bir şeydi. Yani çalışan kesimi yani işçiyi hiç rahatlatmamıştı. En düşük işçi maaşını 15 bine çekerek, üstüne yüzde 45 zam vermesi çalışan kesimi son derece memnun etmişti.

Ama gel gör ki, herkesin hevesi kursağında kaldı. Entrikalarla, siyasi oyunlarla yetkiyi eline alan Öz Sağlık İş Sendikası bu konuda hiçbir varlık gösteremedi. Varlık gösteremediği gibi kendi varlığını da muhafaza edemedi. Mahkeme bütün kongrelerini iptal ederek, kayyum atamasına karar verdi.

Sağlık Bakanlığı işçileri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bizzat talimatıyla almış oldukları yüzde 45 zammın rahatlığını yaşayamadı. Yaşamış olsaydı, hükümetin yapmış olduğu zamları da bir nebze olsun sineye çekecekti. Hem almış olduğu zammı cebine koyamadı, üstüne birde tepeden tırnağa bütün ihtiyaçlarını zamlı fiyatlardan tedarik etmek zorunda kaldı.

Seçim öncesi yapılan jestlerle rahat bir nefes alacağını zanneden tüm kesimler inim inim inliyor. Bir tek memurlar memnun. İşçilere yüzde 45 zam verilince işçileri düşman ilan ettiler, kavga kıyamet en düşük memur maaşı 22 bin TL’ye yükseltildi. Allah daha çok versin. Kimsenin gözü yok… Ama sağlık Bakanlığı işçileri doların 19,50 olduğu zamanda alması gereken 50-55 Bin TL arasındaki sözleşme farklarını hala almış değil. Dolar bugün 27 TL civarında bu emekçilerin kaybını kim telafi edecek. Her emekçi sözleşmeden doğan farklarını zamanında alamaması nedeniyle 1 bileziğini kaybetti. Bunun hesabını kim verecek?

Hal böyle iken, zam, zam zam, vergi, vergi, vergi… Emekçi zaten aldığı maaşın çeyreğinden fazlasını devlete vergi olarak veriyor. Bence kamu işçisinin vergi dilimleri gözden geçirilmeli. Yüzde 27 gelir Vergisi, Yüzde 15 SGK Primi, Yüzde 1 işsizlik kesintisi, Yüzde 1 Sendika aidatı, etti mi sana yüzde 44. Allah bereket versin.

Seçim yatırımı diye çıkartılan EYT’nin faturası çalışanlara kesildi. Emekli olanda memnun değil, çalışanda…   

Erdoğan kazandı diye işçilerde sevinebilseydi…

Yazarın Yazıları