A. Raif ÖZTÜRK
  • 23/01/2024 Son günceleme: 23/01/2024 12:49
  • 2.602

Çok değil, en çok 16-17 sene kadar önceydi.

Fatma Tatlı adında, yürüme engelli ve ellerini sadece Kur’ân sayfalarını açabilecek kadar kullanabilen bir genç kız vardı. Engel sadece bedenindeydi, gönlünde ve Ruhunda değil…

2007 Yıllarında 21 yaşındaydı ve Sivas’ın Hayırbey köyünde yaşıyordu.

Allah âşığı, Kur’ân ve Hz. Muhammed âşığıydı. Pür tesettürdü, yani Yüce Rabbimizin Kur’ânda tarif ettiği gibi örtünüyordu.

Fatma her namaza durduğunda, işte böyle konuşurdu Yüce Rabbiyle.

“Allah’ım, bak ben geldim. Kulun Fatma!.. Bak unutmadım, ben yine geldim” diye başlıyordu Yüce Rabbiyle olan NAMAZ randevusuna.

Yüce Rabbimizin namaz randevusuna böyle çok çok sevinçli bir şekilde başlaması, herkesin çok dikkatini çekiyordu. “Acaba engelli olduğu halde, bu mertebeye nasıl ulaştı?”  …diye çok merak ediliyordu. Sorular soruldukça, çok ilginç cevaplar alınıyordu.

Fatma’nın o ilginç cevaplarından birisi: “Hani maneviyat büyükleri anlatırlar ya, ‘namaza durduğumuzda, acaba namazım kabul olacak mı diye, tir tir titrerdik’ derlermiş. Ben böyle değilim, Allah’ın huzurunda olduğumu bildiğim için, SEVİNÇTEN tir tir titriyorum. Hani Peygamberimizin, ‘namazdayken, kimin huzurunda olduğunuzu bilseydiniz, namazdan hiç ayrılmazdınız’ sözü var ya, ben öyle oluyorum namazda. ‘Allah’ım, bak yine geldim, unutmadım, sen unutturmadın. Senin huzurunda durabilmek, sana Miraç misali secdeye varmak ne güzel Allah’ım’ diyorum. O’nunla cc. namazda konuşmak, Ayet Ayet yükselmek Harika bir şey. En sevgilinin huzurunda durmak çok güzel. Peygamberimiz de, O’nun huzurunda durmakla sevildi. Ümmetini de orada andı. İşte namaz, ÂFERİNİ hak ettiğin yerdir.”  ..diye devam ediyor Fatma Tatlı…

Kendisiyle yapılan röportajlarda, hiçbir yere çıkamadığı halde, dört duvar arasında okuduğu Kur'ân mealleriyle, Hadîs-i Şerif ve diğer Dînî kitaplarla kendisini tam yetiştirdiği için, gayet samimi bir şekilde cevaplar veriyordu. Her soruya Ayetlerle veya Hadislerle cevaplar veriyordu. Fatma, Kur’ân ile ve Yüce Rabbimizle HEMHÂL olmuştu âdeta…

Röportaj yapanlar bile verdiği cevaplar karşısında gözyaşlarını tutamıyorlardı.

Hele hele konferansta tanıştığı hocalarının, onu 30 Km. uzaklıktaki evinde ziyaret etmeleri, daha sonra kendisiyle TV. Programı sonrasındaki gelişmeler, HAC maceraları bambaşka heyecanlar ve duygusal hatırlarla dolu. Birkaç köşe yazısına bile sığdırmak mümkün olmadığı için, sizleri “FATMA TATLI” yazarak, internette ulaşacağınız o videolara havale ediyorum.

Çok çok memnun olacaksınız ve bana da ‘vesile olduğum için’ hayırlı dualar edeceksiniz…

  • Acaba, FATMA TATLI’NIN NAMAZLARINA, BİZ DE ULAŞALABİLİR MİYİZ?

CEVAP: Elbette ve inşallah…

1. PRENSİP: “Terakkiyâtın yolu, TERKLERDEN geçer.”

Yani; Terakkiyâtın (manevi olarak yükselmenin) yolu, TERKLERDEN (nefsi arzuları, rahat uykuyu, Allah rızasından başka meşguliyetleri vs. terk etmekten) geçer... Ve mutlaka bir BEDEL ister. Bütün maneviyat büyükleri, en yüksek mertebelere Allah’tan başka her şeyi terk ederek, mağaralara ve ıssız yerlere kapanarak ulaştılar.

Bugün bizler hiç olmazsa; TV dizilerini, bizleri Allah ve Resulünden uzaklaştıran menfi çevremizi ve maçlar vs. dâhil tüm lüzumsuz meşguliyetleri terk ederek, Fatma kardeşimiz gibi kendimizi Kur’ânın meal ve Tefsirleriyle, sahih Hadis kitaplarıyla sürekli meşguliyetlerle ulaşabiliriz. Bizler engelli olmadığımız için daha avantajlı olarak; Yüce Rabbimizin çok hoşlandığı ve takdirle övdüğü ‘ÎMAN ve KUR’ÂN sohbet meclislerine, Nur terapilere’ devam edebiliriz.

2. PRENSİP: Namazlarımızı; ‘Yüce Rabbimizle bir nevi RANDEVU’ olduğu bilinciyle, âdeta O’nun cc huzurunda olduğumuzun İDRAKİ içinde, DOSDOĞRU kılarak ve Kur’ânı da Yüce Rabbimizle mütalaa ediyormuşuz şuuruyla ve TERTÎLEN okuyabilirsek ulaşabiliriz, inşâAllah.

  • Peki, BÖYLE BİR NAMAZ NASIL KILINABİLİR?

Öncelikle, Yüce Rabbimizi Esma ve Sıfatlarıyla tanımak zorundayız.

O’nu cc, tanımanın en kısa ve güvenli yolu ise Asrımıza ışık tutan en büyük İslâm Âlimlerinden Bediüzzaman Hz.’nin, Risâle-i Nur eserlerini anlayarak okumaktır.

İKİNCİ olarak: Namazda okuyacağımız Ayetleri ve Süreleri, Yüce Rabbimizin tarif buyurduğu gibi, orijinal yazısından Tecvit kurallarıyla ve TERTÎLEN okuyabilmektir.

ÜÇÜNCÜSÜ de: Namazlarımızla ilgili TA’DÎL-İ ERKÂNA tam riayet etmektir.

Çünkü Ta’dil-i Erkân, Hanefî mezhebimize göre vaciptir. Diğer bazı mezheplere ve Ebû Yusuf’a göre ise farzdır. Yani tehiri de terki de namaz içinde fark edildiğinde, sehiv secdesi yapmak şarttır…

ÖRNEK: 1.) Rükûdan dimdik doğrulunca “Rabbena lekel hamd” demez veya diyecek kadar durulmazsa… 2.) İki secde arasında dimdik durarak, bir o kadar zaman beklenmezse… 3.) Diğer vaciplerin tehiri ve terklerinde, mutlaka sehiv secdesi yapılacak…

(Bu namaz kısmı 05.06.2023 Diyanet TV. ‘Diyanete soralım’ programından.)

Fakat maalesef bizler namazlarımızda, ta’dili Erkânı fark edemeyecek kadar hızlı kılıyorsak, ne yazık ki, namaz kıldığımızı zannediyoruz.

Yüce Rabbimiz af edip, bizleri de bu şuura erdirsin, inşallah.

 

Demek ki Fatma Tatlı kardeşimizin namazları gibi namaz kılabilmek, kesinlikle bir BEDEL istiyor, fakat asla imkânsız değil. Kararlılıkla isteyelim, elbette olacak…

Yazarın Yazıları