Yazın son dondurması... 'El Yapımı'

  • 0
  • 12748
Yazın son dondurması...  'El Yapımı'
Yazın son dondurması...  'El Yapımı'
Yazın son dondurması...  'El Yapımı'
Yazın son dondurması...  'El Yapımı'
Yazın son dondurması...  'El Yapımı'
Yazın son dondurması...  'El Yapımı'
Yazın son dondurması...  'El Yapımı'
Yazın son dondurması...  'El Yapımı'
Yazın son dondurması...  'El Yapımı'
Yazın son dondurması...  'El Yapımı'
Yazın son dondurması...  'El Yapımı'
Yazın son dondurması...  'El Yapımı'
Yazın son dondurması...  'El Yapımı'
Yazın son dondurması...  'El Yapımı'

Sıcaklığın 40 derecelere yaklaştığı yaz aylarında akla ilk gelen tatlı dondurma olur.

A,B ve D vitaminlerinin yanı sıra kalsiyum, yağ, protein ve fosfor yönünden de zengin olan dondurma, yaz aylarının vazgeçilmezidir. Kalori bakımından da hayli yüksek değerlere sahip olan dondurmanın 'ana vatanı' olarak Roma İmparatorluğu adres gösterir. Türkiye'de ise 'Kahramanmaraş' ile özdeşleşen dondurmamız, dünyadaki diğer ülkelerle bugün artık yarışır hale gelmiştir. Beykoz'un sıcak bir gününde, hazır dondurmaların yapaylığı ve katkı maddelerinden uzakta bir 'dondurma emekçisi'yle söyleşmek istiyoruz. Dost Beykoz olarak soluğu Yaşar Çetin’in yanında alıyoruz ve ilk sorumuzu soruyoruz:

Yaşar Usta, neden el yapımı dondurma?

"Dondurma için 'el yapımı' deyişi eskide kaldı. Şimdi artık 'açık' dondurma deniliyor. Bu ise akla, sağlıklı bir ortamda satılmadığı algısını getiriyor. Jelâtinli dondurmalar daha sağlıklı sanılıyor. Oysa doğal ortamda hazırlanan dondurmada, taze inek sütü kullanılır; dondurma, taze meyvelerle renklendirilir. Bunları çoğu kimse bilmiyor..."

Nasıl yapılır dondurma?

"Taze sütle, kesinlikle taze sütle yapılır. Biz taze inek sütü kullanıyoruz. Meyvelerimizi de taze olarak ekliyoruz. Mesela bu yabanmersini... Bunu taze olarak yaptığımız dondurmaya ilave ediyoruz. İnsanlar bu lezzeti tattıktan sonra zaten diğer hazır dondurmalara pek yüz vermiyorlar.

Hazır dondurmalara süt değil süt tozu konulur. Glikoz şurubu eklenir. Renklendirici olarak boya kullanılır. Hemen hepsi sağlıksız ürünlerdir. Biz ise dondurmanın içerisine süt tozu değil, taze süt koyarız. Glikoz şurubu boya değil, şeker ve taze meyve ilave ederiz. Adına 'çekirdek salep' denilen bir ürünümüz var. Önemli bir üründür mesela... Belki bilirsiniz, Recep Tayyip Erdoğan'ın içtiği saleptir bu..."

Ama bunlar çekirdek halinde. Nasıl ekliyorsunuz dondurmaya? Ezmeniz ya da eritmeniz gerekmiyor mu?

"Değirmende öğütüyoruz. Ünalan'da değirmen var, oraya götürürüm. Öğütürüz, un haline getiririz ve sonra da dondurmaya ekleriz."

Ne kadar zamandır dondurmacılık yapıyorsunuz? Sizi de tanıyabilir miyiz?

"Ben aslen Niğdeliyim. Dondurmacılığı Amasya'da öğrendim. İzmir'de Adana'da dondurmacılık yaptım. Bir arkadaşım aracılığıyla İstanbul’a geldiğimde, bu işi Beykoz'da devam ettirmek istedim. Küçüksu'da 2005 yılında bir dükkân açtık, sonra orayı kapattık. Şimdi bu Otağtepe'deki dükkânda çalışıyoruz."

Merak ediyorum, acaba Yaşar Çetin'in geçmişte edindiği tecrübeleri kendine has bir tarz yarattı mı? Öğrendiklerinizi değiştirdiniz mi? Size has bir tarz var mı dondurmada mesela?

"Öğrendiklerimi aynen uygulasam da ben aslında dondurma içine eklenen şekeri biraz azalttım. Dondurmaya öğrendiğimden daha az miktarda şeker ekliyorum. Tadında önemli bir değişiklik oluyor mu derseniz, bunu aslında vatandaşlara sormak gerekiyor. Bana sorsanız ben bu farkı anlıyorum ve az şekerli dondurmanın daha lezzetli ve sağlıklı olacağını savunuyorum. Ama dediğim gibi bunu tüketiciler daha iyi bilir..."

Peki, Beykoz'da gözlemlediğiniz kadarıyla el yapımı dondurmaya talep nasıl? Vatandaşlar nasıl tepkiler veriyorlar?

"Beykoz'dan ziyade Türkiye geneliyle ilgili bir tespitimi yapayım size o zaman: Son 2-3 yılda el yapımı dondurmaya olan ilgide büyük artış var. Diğer ambalajlı dondurmanın 'nasıl' olduğunu vatandaşlar biliyorlar artık... Bu nedenle 'açık' dediğimiz dondurmaya daha büyük rağbet gösteriyorlar.

Turistik açıdan yapılan yatırımların da bunda payı var elbette... Turistlere çeşitli oyunlarla verilen dondurmalar, yabancıları olduğu kadar bizim insanımızı da keyiflendiriyor. Bu da bize olan talebi artırıyor. Sağlığın dışında böyle bir psikolojik etkisi de var..."

Dükkân size mi ait? Kışın ne iş yapıyorsunuz?

"Hayır, kiradayız burada... Kış aylarında kapalı duruyor dükkân. Nisan aylarında açarız ve yavaş yavaş da olsa satışlara başlarız. Ekim ayı gibi ise artık talepte azalmalar başlar ve biz de dükkânı kapatmak zorunda kalırız."

Başka bir iş yapmamanız sanırım mesleğinize duyduğunuz saygıdan... Siz hazır dondurma alıp satmak yerine, işin biraz da zorunu seçiyor gibisiniz. Seviyor musunuz bu işi?

"(Gülüyor) Tabi seviyoruz. Aslında zahmetli de bir iş dediğiniz gibi bizimkisi... Uğraşırız, didiniriz, vatandaş gelir 1 liralık dondurma ister; uğraşırız. Ama bu işi benimsemişiz artık. Başka bir iş yaparsak mutlu da olamayız başarılı da olamayız. Her işin kendine has zorlukları vardır. Bizim de zaman zaman sabretmek zorunda olduğumuz anlar olabiliyor"

Dondurma ne kadar peki? Kilosunu ne kadar satıyorsunuz?

"Dondurmamızın 1 kilosunu 15 liradan satıyoruz. Çeşidimiz de çok var... Az önce gösterdiğim 'yaban mersini' bir hayli sevilen ve tutulan bir çeşit. Bunun yanında muzlu var, vişneli var; Antep fıstıklı, böğürtlenli var. Tabi sade ve kakaolu dondurma en çok tercih edilenler arasında kalmayı sürdürüyor. Özellikle sade dondurmanın tahtını diğerleri zor sallayacak gibi... Vatandaşlar en çok sade dondurmayı tercih ediyor"

Haber Merkezi

Önce 'yastıklar' ayrıldı, Sonra insanlar...
Önceki Önce 'yastıklar' ayrıldı, Sonra insanlar...
Beykoz Riva'daki film platosunda yangın çıktı
Sonraki Beykoz Riva'daki film platosunda yangın çıktı