Büşra ŞEN ÇOBAN
  • 15/11/2015 Son günceleme: 15/11/2015 18:57
  • 7.159

Ne çok şey yaşadık, neler gördük. Ne çok sevdik, ne hatalar yaptık, ne tövbeler ettik ama bu kadar şeyi yaşarken bir şeyden vazmı geçtik? Masumiyet.

Masum muyuz hala? Gökyüzüne bakan bir çocuk kadar?

En son ne zaman seyreyledik gökyüzünü?

En son ne zaman haz aldık bir tebessümden?

Hangimiz fark etti bir tiyatroda bize verilen zorunlu rolü oynadığımızı?

En son hangimiz sevdi hiç masum, önyargısız, çocuklar gibi…

Taşıdığımız kibrin farkında olan var mıydı peki?

Hayatımda dönüm noktası olarak saydığım bazı filmler vardır. Bunlardan ilki Amerikan yapımı bir film olan “ye, dua et, sev’’ olmuştur. Bu film çok şey katmıştır bana. Affetmeyi, mutlu olmayı başta kendini sonra başkalarını sevmeyi fazlasıyla içime işlemiştir. Hayat felsefem olan argümanları tekrar tekrar hatırlatmıştır bana bu film. Bu filmi izledikten sonra önce Roma, sonra Hindistan sonra da Baliye gitmek isteğiyle dolup taşmıştım sırasıyla… Bu filmden feyiz aldığım için önce kendimedir teşekkürlerim. Daha sonra da kapitalist düzenin film sektörüne.

        Başta ruhuma, kalbime sonra yaşamıma etki eden ikinci eser ise Saint Exupery’nin   “küçük prens” adlı eseridir. Uzun zamandır beklediğim film çıkmıştı. Hayallerime dönmeme vesile olan, çocukluğumu hatırlatan, iyi bir anne, iyi bir öğretmen ve en önemlisi iyi bir insan olmayı bizlere “çocuk olmak” temasıyla hatırlatan bir eserdir küçük prens.

         Arkadaşımla gitmeye niyetlendiğim bu filme tek gitmek nasip olmuştu. Fakat itiraf etmeliyim ki bu durum beni mutsuz etmedi. Daha çok eleştirecektim, daha çok sorgulayacaktım ve en önemlisi de bol bol hayal kuracaktım. İlk hayal kırıklığım; Türkiye’de animasyon filmlerine sadece çocuklar gider algısını bizzat yaşamıştım. Salona girdiğimde anaokulu düzeyinde çocuklar ve onların başlarında velileri vardı. Tek başına bu filmi kendi için izlemeye gelen tek yetişkindim.

İnsanlar büyüdükçe, yetişkin oldukça iyice masumiyetten uzaklaşıyorlardı.

Baktın her şeyi unutuyorsun gökyüzüne bak. Masumiyetten bir parça taşır gökyüzü. Çöldeki insandan daha yalnız hissediyoruz. Yüreğimizin sesini duyamıyor onunla göremiyoruz ne acı. Her şey hazır, emek yok fedakârlık yok peki ya neden? Çocukluğumuzu UNUTTUK YA DA UNUTTURULDUK.

Çok sevdiği gökyüzünde, yıldızlarda huzur bulduğuna inandığım yazarın anısına kitaptan anekdotlar;

“Yıldızlardan birindeki bir çiçeği seversen, akşamları gökyüzüne bakmak ne güzeldir! Tüm yıldızlar çiçeğe dururlar.”

“’İnsanlar nerde?’diye sessizliği bozdu sonunda Küçük Prens. ‘Çölde insan yalnız hissediyor kendini.’ ‘İnsanların arasında da yalnızdır insan.’ dedi yılan.”

“En iyi yüreğiyle görebilir insan. Gözler asıl görülmesi gerekeni göremez.”

“İnsanların hiçbir şey öğrenecek vakitleri yok artık. Her şeyi satıcılardan hazır alıyorlar. Ama dost satan bir satıcı olmadığından, insanların dostları da yok artık. Bir dost istiyorsan evcilleştir beni.”

“Ama tilkinin dedikleri aklıma geldi birden. Birinin sizi evcilleştirmesini kabul etmişseniz, biraz olsun gözyaşı dökmeyi de göze alacaktınız.”

Sevgiyle, Çocukça Kalın…  

Yazarın Yazıları