Bilgehan Murat MİNİÇ
  • 23/09/2015 Son günceleme: 23/09/2015 19:51
  • 7.845

Merhum Muhsin Yazıcıoğlu, cezaevinden tahliye olduktan bir süre sonra, askerlik vazifesini yapmak üzere birliğine katılır.

Ülkü Ocakları’nın Efsane Genel Başkanı’nın… Ülkücü Gençliğin Lideri’nin gelişi, birlikteki Ülkücü askerleri de oldukça memnun eder.

Şüphesiz, seveni kadar sevmeyeni de olduğu için kendisinin varlığından memnun olmayanlar da vardır. Bunlardan biri de bölükteki subaylardan biridir. Bu rahatsızlığını zaman zaman belli de eden komutan, eğitim esnasında bir gün, askerlere ağır hakaretler ederek, bazı emirler verir. Muhsin Başkan, bundan dolayı emri yerine getirmez ve olduğu yerde çakılı durur. Komutan küfürler savurarak Başkan’ın yanına gelir ve vurmaya kalkar ama Başkan müsaade etmez elini tutar. Daha da ileri gidince komutanı yere yıkar ve bırakır.

Tabi olay büyür… Komutanı, Muhsin Başkanı, birlik içindeki ceza koğuşuna attırır. Ancak olay yalnızca bölükte değil, Ülkücü askerler vasıtasıyla ilçe merkezindeki teşkilatlar tarafından da duyulur.

Başkan’ın cezası devam ettikçe, dışarıda bölük komutanına tacizler hatta en sonunda tehditler başlar. Komutan’a Başkan’dan özür dilemesi, aksi takdirde başına işler açılabileceği, lisan-ı münasiple telkin edilir. İşin bu boyutlara varacağını düşünemeyen Komutan, çaresiz Muhsin Başkan’dan özür dilemeye karar verir. Başkan’ı ceza koğuşundan çıkartır ve başından geçenleri anlatıp, özür dilemek ister. Ancak Muhsin Başkan kendine yakışanı yapar ve Komutanı’nın kendisinden özür dilemesine müsaade etmez! Verdiği cevap, binlerce yıllık Türk töresinin hulasası gibidir. "Hayır!" der Başkan"Bir Türk Subayı, kimseden özür dilemez; ancak karşılıklı helalleşiriz"...

Mescidin açılması, namaz kılanlara kolaylık sağlaması, bazı şartların iyileştirilmesi gibi isteklerini söyler ve iki Türk yiğidi gibi karşılıklı helalleşirler.

Yıllar sonra bu subay, 28 Şubat esnasında MGK’da üst rütbeli bir subay olarak, rahmetlinin bağımsız, bağlantısız "Milli ve Yerli" bir adam olduğu yönünde bir rapor okur...

Peki, ben bu hadiseyi niye anlattım? Mübarek bayram günlerindeyiz. Bugüne kadar siyasette, cemiyette çok insanla tanıştık, görüştük. Bilerek olmasa da hatalarımızı, eksiklerimiz olmuştur. Bize yapılan yanlışlar da oldu haliyle, işimizle ekmeğimizle oynamak isteyenler de…

Muhsin Başkan kadar olmasak da Beykoz'da bizi seven insanlar da var. İş o noktaya gelirse, cürümümüz kadar yeri yakmasını da biliriz evvelallah; kimsenin şüphesi olmasın.

Ama derdimiz, davamız bu değildir, çok şükür... Biz, Muhsin Yazıcıoğlu'nun talebeleriyiz, tıpkı şehidimiz gibi Türk'e yakışır bir şekilde, ‘intikam’ değil; ‘helallik alalım’ derdindeyiz…

Gelin helalleşelim, bayram olsun bayramımız...

Vesselam

Yazarın Yazıları