Bayram ÇEVİK
  • 13/11/2015 Son günceleme: 13/11/2015 09:33
  • 5.587

Uçağa binmenin çok lüks olduğu dönemler... 98-99 yıllarında uzun bir yolculuk... İstanbul’dan Van’a.

O dönemlerde otobüslerin kasetçalarında  Elazığ’a gidene kadar Türkçe müzik çalar, Elazığ’ı geçtikten sonra Kürtçe müzikler çalar..  İlk defa karşılaştığınız ve muhtemelen bir daha karşılaşamayacağınız yan koltuktaki yolcu ile başlayan sohbetlerde; şehirler değiştikçe değişir, ya yaraya yaklaştıkça depreşen acılar konuşulur, yada özlemini duyduğu köyüne gidememenin vermiş olduğu hasret.

Türlü yaşanmışlıkların anlatıldığı, devletin vatandaşı ile kaynaşamadığı, hatta düşman olduğu basit bir hadisenin çok büyük yaralar açtığı, şüphenin nefes almakla eşdeğer olduğu günler…  Ana haber bültenlerinde sıklıkla duyduğumuz kanıksadığımız ve sıradan bir durum gibi karşıladığımız  ‘şehit haberleri’….. (Allah bu vatan için şehit olanlardan razı olsun inşallah)

Ve bugün geldiğimiz noktada benzer olaylara tekrar şahitlik ediyoruz lakin çok büyük farklılıklar var ortada. Dün devlete kin duyan bir coğrafyadan söz edebilirken, bugün marjinalleşmiş bir terör örgütü ve sempatizanlarının eylemleri ile karşı karşıyayız. Hükümetin iyi niyetle başlatmış olduğu süreç istismar edildi, samimi yaklaşımlar karşılığında hep farklı birikimler ve eylemlerle süreç askıya alındı. Ne oldu da birden tekrar Türkiye geçmiş yıllarda yaşamış olduğu benzer olaylarla karşı karşıya kaldı.

Bu coğrafyada yaşanan hiç bir olay tesadüfi yada kendiliğinden ortaya çıkmamıştır, tıpkı gezide olduğu gibi.. 7 Haziran Seçimleri sonucunda halk hiç bir partiye tek başına iktidar olma imkanı vermemişti. Sonrasında Suruç katliamı ile başlayan terör eylemleri gün geçtikçe arttı. Bölge halkını tehdit ve korku ile kendi saflarına çekmeye çalışan terör örgütü Haziran  Seçimlerinde bunu kendi lehine kullandı. Bize birileri bu süreçte güç gösterisi yaparak, bölge hakkında kararlar ve fikirler üretmemizden rahatsız olmuş olacak ki kendi içimizde kalmamızı dikta etmeye çalıştı. Sis bulutu içinde seçimlere varabildik.

Seçimlerin üzerinden epey zaman geçti.... AK Parti'nin 1 Kasım Seçimleri'nde  % 49.5 oy oranı ile galip gelmesi herkeste bir şok etkisi oluşturdu... Şimdi şok atlatıldı... Her kesim bu sonuçları kabullendi. Seçmen AK Parti'ye diğer seçimlerde yüklediği yükün kat ve kat fazlasını yükledi. Bu aşamadan sonra AK Parti her kademesi ile daha çok çalışmalıdır. Seçmen içinde yaşadığımız süreci Türkiye ve çevresinde cereyan eden olayları analiz ederek bu seçimin AK Parti meselesi olmadığını, memleket meselesi olduğunu ayan beyan ifade etti. Böyle bir süreçte ülkede koalisyonun olamayacağına kanaat getirdi. Tek başına iktidarın ekonomik göstergeleri pozitif etkileyeceğini ifade etti. Haziran seçimlerinde şefkat tokadı ile AK Partiyi uyardı, geleceğini şekillendirmesi için tekrar 1 Kasım Seçimi'nde AK Partiye tek başına iktidar olma fırsatını verdi.

AK Parti kendi üzerine düşen sorumlulukları, sorgulamalarını tüm kademelerinde yapacaktır muhakkak, benim önemle altını çizerek ifade etmek istediğim sivil toplum kuruluşlarının bu seçimlerden nasıl bir ders çıkardığıdır. Yakın gelecekte partiler önemini yitirecek STK'lar ülkenin gelişimi ve yörüngesinin çizilmesinde daha etkin rol oynayacaktır.

İlk giriş paragrafta ifade ettiğim dönem ile günümüz arası sahiplenemediğimiz bir gençlik var, bu vebali hiç birimiz taşıyamayız. Şayet çözüm sürecini oturduğu yerden eleştiriye tutan her şeyi devletten bekleyen bir kalıp içinde sıkışmamış olsaydı, iyi niyetle teslim ettiğimiz gençler bu sürecin seyrini değiştirebilirdi, bunu yapabilirdik.

Şimdilik Sivil Toplum Kuruluşlarına çok kısa değinerek geçelim, ilerleyen zamanlarda detaylı bir şekilde kaleme almaya çalışırım. 

Yazarın Yazıları