Nimet ER
  • 01/01/1970 Son günceleme: 28/01/2015 23:11
  • 7.491

Ani bir kararsızlıkla karar verip sonra da kararlarını tek tek karalayan biri olarak izninizle 
yazıyı rafa kaldırıp tıpkı gündem gibi bölük pörçük notları öne sürüyorum, zihne siper olarak...


Benim memleket ziyaretlerim galiba toprağın altını üstüne getirmek gibi biraz...
Nicedir ağaçların üzerine eğildiği toprağa bakıp her defasında iç geçiriyorum...

Sanki dağların gövdesini titretecekmiş gibi yürüyen, yürüdükçe yüreği ikiye bölünen ve durursa vakit de duracakmış gibi, kimselerin hakkına girmeden; baharın yazın ve kışın yani...
Ağaçların bile önünde eğildiği, sen değil miydin ey...


Herkesin bir kumaşı ve üzerine işlenmiş nakışı taşıyan bir tavrı var elbet!
Her şey herkeste farklı duruyor... Esvap ve söz gibi mesela! 
Meydana ikisini de kuşanıp çıkıyor insan.
Söz, doğru olsa bile en nihayetinde döküldüğü dilden akıp geliyor...
Dil eğriyse söz de doğru kalamıyor...
Duruşunu düzelterek durumu düzeltmek de pek mümkün görünmüyor öyle kıyafet gibi...

Söz, kelam, hangi kıymetli bilgiyi taşırsa taşısın önce söyleyeni taşıyor muhatabına... Ortalığa saçıyor...
Ayan olan da, beyan olan da budur! 

Ne incelikle yaratılmışız diyorum bazen...
Kelamın insana verilmiş en büyük yeteneklerden biri olmaklığı insanın kendini aşikar etmesinden başka bir şey değil hakikatte...
İnsan insanın aynası ve kılavuzu hâsılı...


Bazı insanlar Ay gibi ne taraftan baksan görünüyor.
Allah sayılarını arttırsın...



Bilginin en kötü yanı diğer herkesi cahil sanmak galiba (Bazen)

Bildiğiyle amel etmeyi falan geçtim, bilgisiyle karşısındakini dövmekten başka emeli olmayan insanlar mevcut!
(Müminler için) 
Oysa bu dünyadan giderken "Ne bilirdi?" diye sormayacaklar 
"Nasıl bilirdiniz?" diye soracaklar! Bildin mi?

Demem o ki; tüm bildiklerimizi toplayıp ne ediyoruz ona bakalım...
İçimize sığdırdıklarımız, dışımıza sızdırdıklarımızdan başkaca bir şey değil zira...

 
Daha bir cümle dahi kurmadan, 
Ya da bir şeyler anlatan bir cümle kurmak derdinden çok 
Bir cümleye "kurulmak" derdinde olanlar var!

Şahsen onların karşısında durmayı değil, karşısında kalmayı tercih ediyorum. 


Durun! 
Bir durak da sessizliğe koyun! 
Ve artık sessizliği seçenlere doğru soruyu sorun demek isterim...
Niye susuyorsun değil, kime susuyorsun? Kime su- suyorsun?

 
İçimden bir ses "Gidildikçe bitmeyen bir yol bul kendine! Ona sığın…" diyor 


Hâl, halden anlayana bildirilir ya hani! 
Bilin istedim,
Bazen kelimeler, insanın içinde darağacına çekiliyor...
Böyle zamanlarda benim sözüm fazlasıyla yoruluyor... 

LAL: 

Gözüme değen sırdın, gözümden sakındığım...
Niye hep gözlerim değil de ben yanıldım...

Yazarın Yazıları