Kader GÜR
  • 01/01/1970 Son günceleme: 22/12/2014 23:11
  • 11.087

Yılın son günlerini AK Parti, CHP ve MHP Kongreleriyle geçirdik… İyi de oldu. Genel olarak sakin bir havada geçen bu kongrelerin arka planlarında çok şeyler olduğunu tabii ki biliyorduk.

Beykoz siyasetinin son 10 yılını değerlendirip, bu günkü tabloya baktığınız zaman; vitrin, kongreler öncesindeki tabloya oranla çok daha kaliteli gözüküyor.

Bu kongrelerle Beykoz'da siyasete hem denge hem de kalite geldiğini düşünüyorum. Burada vurgulamak istediğim yalnızca ilçe başkanları ve onların kişilikleri değil. Elbette bu da çok önemli ancak benim asıl dikkat çekmek istediğim konu 'Yönetim Kurulu Listeleri'dir. Dünya bir değişim yaşarken değişmez bir şekilde kalmak nasıl yanlışsa, sırf 'değişmek' için de siyasete hiçbir değer katamayacak kişileri parti yönetimine getirmekte bir o kadar yanlış olurdu.

Özellikle AK Parti ve CHP ilçe başkanlarının yanı sıra başarılı olmaya aday yönetim kurulu üyeleri de önümüzdeki günlerde 2015 Milletvekili Genel Seçimleri için Beykoz sokaklarına çıkacaklardır.

Bu çerçevede Mustafa Gürkan, AK Parti'nin Adem Sefer'den sonraki 'en doğru' seçimidir ve CHP'de de ilçemizde bir dönem Belediye Başkanlığı yapmış olan Şevket Arıkan'ın yeniden seçilmiş olması son derece önemlidir. Önemlidir, çünkü seçilmesinden altı ay sonra kendi yönetim kurulu üyeleri tarafından olağanüstü kongreye götürülüp yeniden seçilmesinin arka planını kalite ve istikrar bakımından irdelemek gerekiyor.

AK Parti’de Mustafa Gürkan'ın seçilmesi, birilerini tedirgin etmiş olabilir. Biz bu tedirgin olan kişilerin zamanla Başkan Gürkan'a nasıl yanaşmaya çalışacaklarını da iyi bilenlerdeniz. Liderin dışında Yönetim Kurullarının da 'doğru' kişilerden seçilmiş olmasını işte bunun için vurguladım. Mustafa Gürkan'ın kurduğu ekip içerisinde akademik anlamda yetkin çok sayıda kişi bulunuyor. Bu kişiler Mustafa Gürkan'ın eksiklerini giderecek ve önerileriyle de onu doğru yönlendireceklerdir. Genç bir kadro olması her ne kadar kâğıt üzerinde onların tecrübesiz gibi görünmelerine yol açsa da, Yönetim Kurulu'na yerini muhafaza eden tecrübeli isimler onları yetiştirecektir. AK Parti Beykoz'da bu oluşturulan listeyle, gönülden de öte siyasete profesyonel bir şekilde yaklaşmanın ilk adımını atmıştır. Bu şekilde olduğunda ise gelecek 10 yıl ve 20 yıl için Beykoz'u duyguların yanı sıra aklın da hâkim olduğu bir ekibin yöneteceği söylenebilir. Bu kongrede de, daha öncekilerde olduğu gibi yine AK Parti'de akıl kazanmıştır, sağduyu kazanmıştır; vicdan kazanmıştır. Toplumda vicdanları yaralayan ancak her seçimde 'el ovuşturan' insanlar ise Allah'ın izniyle bu seçimlerde de yine mağlubiyete uğramıştır.

CHP'de de durum bundan farklı değildi. Şevket Arıkan, gerek beyefendi duruşu gerekse üslûbu dolayısıyla genel olarak Beykoz’da takdir gören bir isimdir. "Ben milletvekilliğine aday olmayacağım!" diyerek, CHP delegelerinin güvenini tazelemekle kalmayıp istikrara önem verdiğini vurgulamıştır ve sonuçta kendisi de bunun karşılığını sandıkta almıştır.

Burada enteresan bir durum, Şevket Arıkan’ın kongre konuşmasında Gökhan Taneri Vural ile ilgili söyledikleridir. Aslında çokta şaşırmadın… Gökhan Taneri Vural’ın, siyaseten istikrarsız ve eline fırsat geçtiği zaman bastığı yere bakmayan bir tarzı olduğunu bilenlerdenim. Geçmişte bunun birçok örneği vardır. Rahmetli Mahmut Yavuz’un karşısına da Şaban Tören’in adamı olarak çıkarılmıştı. Vural’ın bu güne kadar olduğu yerde sayması da tamamen bu fırsatçı yaklaşımının bir sonucudur.

Burada CHP kongresi ile ilgili çarpıcı bir şey daha var… Şevket Arıkan’ı olağanüstü kongreye taşıyanlardan birçoğu Aydın Düzgün ve Gökhan Taneri Vural’ın listesinde olmasına rağmen delege onların bu tavırlarına prim vermemiş ve istikrardan yana tercih kullanmıştır. CHP’yi olağanüstü kongreye taşıyanlar, tabir yerindeyse kendi kazdıkları kuyuya düşmüşlerdir. Niyet arkadaşlar niyet… Niyetiniz temiz değilse başarmanız mümkün değil… Bunu görün artık.

Daha açık konuşmak gerekirse, AK Parti'de olduğu gibi CHP'de de 'miadını dolduran kesimler yeniden harekete geçebilecek kadar büyük bir moralden yoksun kalmışlardır. İşin perde arkasında kalan en çarpıcı fotoğraf ise budur. Ben her iki parti için de son derece mutlu olduğumu belirtmek isterim. Kader Gür olarak bu iki partiyi oluşturan kesimlerin Beykoz'u daha iyi yönetme konusunda omuz omuza vermeleri gerektiğine inanıyorum. Vatandaşımızda Beykoz’un menfaatini şahsı menfaatine endekslemeye çalışanlara da artık prim vermemelidir. Kim olursa olsun!

Bizim, 250 bin kişi olamasak ta büyük bir kesim olarak birlikte hareket etme zorunluluğumuz vardır. Çünkü Beykoz’da önümüzdeki süreçte oldukça hareketli günler yaşanması muhtemeldir. Hırsızlıklara, yolsuzluklara, maskaralıklara ve alçaklıklara karşı hep beraber mücadele edeceğiz.

Son olarak MHP'ye de değinmek isterim. Çünkü Akif Taşdemir takip ettiğim kadarıyla beyefendi bir insan… MHP'de Akif Taşdemir bu kez 'seçilmiş' bir Başkan olarak karşımıza çıktı. Atanmış ve seçilmiş olmak siyasette farklı algılanır. Akif Taşdemir'in artık 'seçilmiş' bir Başkan olması, parti için güven oluşturdu. Eğer Yönetim Kurulu ile birlikte uyumlu ve verimli bir şekilde çalışırlarsa, onların da ilçeye katkıları olacaktır diye düşünüyorum.

Yukarıda AK Parti ve CHP için söylediğim kaliteli siyasi yapılanma MHP içinde geçerlidir. MHP’nin burada yapması gereken en önemli şey geçmişinden ders çıkarması olmalıdır. Geçmişte MHP Beykoz'da 'oy bölmenin' ötesine geçemedi. Kendi içinden bir aday çıkararak, kararlı bir şekilde her ne olursa olsun durmak yerine, 'tanınmış yüzlerin' gölgesinde kalmayı tercih etti. Şenel Ustabaşı'nı önce MHP'de gördük ve bir sonraki seçim baktık ki CHP'de Hızır Yılmaz'ın kontenjanına girmiş. Daha sonra ise Şenel Ustabaşı'na CHP'de hiç rast gelmedik. Şimdi son Kongresi'nde ise yine MHP sıralarındaydı.

Alaattin Köseler ise DSP ve CHP'deki tartışmalı sürecini MHP'de devam ettirdi. Bu sırada MHP ise 'tabanından gelen itiraz ve isyanlara' karşı kayıtsız kaldı. MHP, Beykoz'da tıpkı Akif Taşdemir gibi partiye 'emek' vermiş bir kişiyi önümüzdeki seçimlere hazırlamalı ve bu sırada ise tabanıyla kucaklaşarak, onlara güven vermeli. Bu şekilde olduğunda belki MHP'nin en azından Beykoz Belediye Başkanlığı olmasa da 'Meclis Üyeliği' için bir şansından söz edilebilir. Yoksa tabanın 'içine sinmediği' bir adayın 250 bin insanın içine sineceğini ummak, hayal kurmaktan başka bir şey olmaz.

Sözlerime son verirken de Dost Beykoz olarak tüm halkımıza yeni yılda mutluluk ve sağlık dolu bir yaşam temennimi, şahsım ve ekip arkadaşlarım adına dile getirmek isterim. Allah bizlere zor günler göstermesin ve gösterdiği zaman içerisinde de güç versin, sabır versin, inşallah...

Yazarın Yazıları