Adem SEFER
  • 01/01/1970 Son günceleme: 29/01/2015 23:11
  • 7.317

Artık bu yıl 14. yılımıza girdik. Hamdolsun, geçen bunca zamana karşın AK Parti her zaman zirvede ancak aynı zamanda da halkıyla el ele oldu.

Bizi sevmeyenlere de kucak açtık. Bizi seven ve destekleyenlerin yanında destek olmayanlara da el uzattık. Hem yerelde hem de ülke genelinde alnımızın AK'ıyla halkımız için uğraştık. "Olmaz!" denileni oldurduk. "Yapılamaz!" denileni yaptık. Bazılarının rüyasında bile göremeyeceği başarıların altına imza attık. Toplumun tüm kesimlerini, tüm farklılıklarını kucakladık. Yalnızca bir tek şeyi: ‘Vatana ihaneti’ karşımıza aldık. Eminim ki, kendi çıkarları için vatanına ihanet etmekten çekinmeyen paralelcilerle girdiğimiz mücadeleyi de başarıyla tamamlayacağız.

Recep Tayyip Erdoğan, kendisine pek yakışan bu sıfatını artık 'resmî' olarak taşımaya başladı: Cumhur-Reis oldu. Şimdiyse artık hedefimizde yine daha güçlü bir iktidar ve peşi sıra gelecek olan Başkanlık Sistemi var. Bizim hedefi 12'den vurmamız için ise 12 aydan daha kısa bir süre kaldı. Şimdi çalışma, şimdi birlik olma zamanı...

Reis, meydanlara çıkıp her konuştuğunda olay oldu... "Demokratik açılım!" dedi, olay oldu. "Çözüm süreci" dedi, olay oldu. "Sigara yasağı" dedi, olay oldu. "Paradan sıfır atılacak" dedi, olay oldu. "Anayasa değişecek" dedi, olay oldu. "Eğitim ve ders kitapları ücretsiz olacak" dedi, olay oldu. "Cumhurbaşkanını halk seçsin" dedi, olay oldu. Bilmem farkında mısınız ama Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, tüm bu söylediklerini kendisinin çıkarına söylemedi; halkının çıkarına söyledi. Toplumsal barışı amaçlayan ve devletin 75 milyon insanın tamamını kucaklaması gerektiğine inanan Reis, 'Demokratik açılım' sözüyle uzunca bir süredir kanayan yaraya merhem bastı. Yalnızca bunu dile getirmesi ve beraberinde de kamuoyunda tartışılması bile ülkemize büyük mesafeler atlattı. Türk ve Kürt'ün kardeş oldukları bir kez daha hatırlandı. Etnik yapıdaki farklılıkların, memleketimizin için bir zenginlikten öteye 'fena bir şey olmadığı' kanıksandı. Türkiye'de 7'den 70'e herkes, toplumsal barış ve huzur için bir kez daha umutlandı ve bu barışın kalıcı olarak geleceğine bir kez daha inandı.

Sigara yasağı... Bu konuda hazırlanan kamu spotlarıyla birlikte ülkede ciddi bir seferberlik başlatıldı. Sigara içen insanlar bile bu yasağa ve sigaranın zararlarına inandı ki, on binlerce insan sigarayı bıraktı. Vatandaşımız, sağlığın, doğanın, temiz havanın keyfini yaşamaya başladı. Kötü ve zararlı bir alışkanlık için devlet ilk defa, vatandaşı adına bu kadar istekli ve başarılı bir kampanyanın altına imza attı. Sonuçta ise belki de bundan 20 yıl 30 yıl sonrasının vatandaşları kurtarıldı. Kim bilir, belki de 2050-2060 yıllarında ülkemizde sigara içmekten dolayı kansere yakalanacak olan kişilerin sayısında önemli bir azalma olacaktı ve bunu AK Parti başardı.

Paradan sıfır atılması konusunda (hatırlayın) hemen her gün bir uzman ekrana çıktı ve bunun mümkün olamayacağını anlattı. Ancak AK Parti Hükümeti, tüm olumsuz öngörülerin aksine, gayet başarılı bir şekilde Lira'mızdan 6 sıfır atmayı başardı ve mucizenin altına da böylelikle imza atmış oldu. Artık ülkemize gelen turistler bizim paramıza bakarak gülmüyorlar. Cumhuriyet tarihi boyunca paramıza, liramıza verilmeyen değeri AK Parti Hükümeti verdi. Aynı şekilde Anayasa değişti. Toplumun kanayan yarası haline gelen en önemli konulardan birisi olan 1980 Anayasası'nda gerçekleştirilen değişikliklerle, yeni bir dönem başladı. Anayasa değişikliğine EVET diyen ülke halkı ise Yeni Türkiye'nin cesur mimarlarındandı. Reis, "Yüksek öğrenim ücretsiz olacak" dedi, ücretsiz oldu. "Ders kitapları okullarda bedava dağıtılacak" dedi, bedava dağıtıldı. Bu ülke geçen 13 yılda büyük işler, çok büyük işler başardı. Yine Cumhuriyet tarihinde olmayan bir şey oldu ve halk, kendi başkanını kendisi seçti: Cumhurbaşkanının kim olacağına Parlamento değil, Halk karar verdi. Şimdi ise artık sıra Başkanlık Sistemi'ne geldi.

Şuna yürekten inanıyorum ki, ülkemin 77 milyon insanının tamamı, AK Parti'yi sevse de sevmese de... Destek verse de vermese de... Şunu çok ama çok iyi anladı: Bu iktidar, diğerlerinin bir araya gelerek oluşturacakları koalisyon hükümetlerine kıyasla çok ama çok daha istikrarlı! Şimdiye değin yaptıkları tüm icraatlarda ise halkın tamamının ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştı. Siyasi işlerini 'kişisel' değil 'sistemsel' olarak ele aldı ve bu yönde adımlar attı. Bu anlamda AK Parti'nin referansı, önümüzdeki Haziran ayı seçimleri için partinin en büyük avantajı. Yeni Türkiye'nin inşası, güçlü Türkiye'nin köklü bir şekilde kurulması için AK Parti elinden geleni yaptı. Elinden gelenin fazlası ise bu ülkeye 'çağ atlatacak' olan Başkanlık Sistemi'ydi ve şimdi de hedefinin önüne bu amacı aldı.

Şimdi Türkiye, her kesiminden insanıyla artık kollarını bunun için sıvadı: Bu ülkeye Başkanlık Sistemini getirmek ve gelecek 100 yılını kurtarmak. Zaman azalıyor ve seçimler yaklaşıyor... Allah'ın izniyle bu da gerçekleşecek. Sonrasında ise Türkiye, kutlamalar yapmak için önce 2023'ü ve hemen sonrasında ise 2071'i bekleyecek...

Yazarın Yazıları