Av. Ferda KAZANCIBAŞI
  • 25/04/2015 Son günceleme: 25/04/2015 10:13
  • 7.699

Barış sürecinin ne olduğu konusunda, bölücü düşman PKK’lılar açıklıyor;

 

1.  25 Nisan 2013 Perşembe günü televizyon ekranından kendi görüntü ve sesi ile  PKK’nın sözcüsü Murat Karayılan adındaki terörist, Kandil Dağı’ndaki basın toplantısı esnasında yaptığı açıklamada; Süreç sonucunda Kürt Halkı’nın demokratik haklarının tanınmamış olunması takdirinde, silaha sarılacaklarını  ifade ederek T.C. Devletimizi küstahça tehdit ediyor.   

2.  05 Mayıs 2013 Pazar tarihli (Halk TV) ekranından (Gülten Kışanak) adlı BDP’li Milletvekili’nin Güneydoğu Halkı’na hitaben yaptığı konuşmada; (Süreç istenildiği gibi gerçekleşirse Abdullah Öcalan ile kucaklaşacaksınız) müjdesini veriyor.

3.   Ulusal Kanal’ın 09 Ağustos 2013 Cuma tarih ve saat: 09.30 yayınında Ayla Akat isimli BDP’li Milletvekili Batman Halkı’na hitaben yaptığı konuşmada (Öcalan özgür kalmadığı sürece, mücadeleye devam edeceklerini) açıklıyor.

4. Yasal Parti görünümüne bürünen HDP, Türk Halkı’nın gözünün içine baka baka utanmadan PKK’nın sözcülüğünü yapıyor, vatanın ve milletin bütünlüğünü KÜSTAHÇA tehdit ediyor.  

AKP İktidarı ve Muhalefet lideri C.H.P.’ye gelince;

Barış sözcüğünün gerisinde nelerin olduğu veya olmadığı halk tarafından bilinmemektedir. İktidar ve muhalefet tarafından sadece (Barış) sözcüğü telaffuz edilmekle yetinilmekte, başkaca hiç bir açıklama yapılmamaktadır.

Oysa biz kime yenildik ki barış yapalım? Her barışın bir bedeli vardır. Yenilmediğimiz savaşın bize dayatılan bedeli nedir? 

Şehirlerde vatan haini PKK’lılar, resmi binalarımıza, benim polisime Molotof kokteylleri ile saldırıyor, sonrada sokak aralarına kaçıp izlerini kaybettiriyorlar! Kahraman Ordumuzun vatan savunması görevini yerine getirmesi, valilerin iznine bağlı kılınıyor. Bu nedenle meydanı boş bulan PKK Güneydoğuda mevzilenme ve yığınak yapma fırsatı bulmuş, biti kanlanmış. Kimlik kontrolü yapıyor. Yer yer PKK bayrakları sallanıyor. Ülkemiz fiili olarak bölünmeye doğru sürüklenmek isteniyor. Bu mu barış? Bu mu barışın bedeli?

Her gün yeni bir acı haberle sarsılan ülkemizde, şehit evlerinden feryatların yükseldiği, gencecik gelinlerin dul kaldığı, kendi vatan topraklarımızda Mehmetciğin PKK saldırılarına hedef durumuna düşürüldüğü, şehitler ölmez vatan bölünmez seslerinin dalgalandığı bir süreç yaşıyoruz.

Türkiye halkı, vatanın ve milletin bütünlüğü konusunda son derecede hassastır.

Sokakta rast geldiğim şoföre, manava, pazarcıya, tezgah başlarında çalışan emekçiye, işçiye, memura ve gençlere vatanın ve milletin bölünmesini ister misiniz diye sorduğumda, (Asla izin vermem) cevabını alıyorum.. Vatanı kana bulayan Hain Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılmasını, ister misiniz diye sorduğumda (Kesinlikle izin vermem, karşı koyarım) cevabını alıyorum.

Bir tarafta bölücü terör örgütü hain PKK’nın sözcüleri ile diğer tarafta AKP İktidarı ve muhalefet lideri CHP, Barış Süreci kelimesini ortak olarak kullanırlarken aynı maksat mı? Farklı maksatlar mı gütmekte oldukları halen dahi açıklık kazanmış değildir.

Halk, (Barış Süreci)’nin ne olduğunu, ne olmadığını,  Türkiye’ye ne getirip ne götüreceğini? Bunun kimin işine yarayacağını? Bilmek hakkına sahiptir. Cereyan eden vahim olaylara rağmen halk halen dahi aydınlatılmış değildir.

Şuracıkta seçime çok az bir zaman kaldı. Çok şehit verdik. Bu vatan kolay kazanılmadı.

07 Haziran 2015 Pazar günü sandığa gidecek halk, vatanın ve milletin bütünlüğünden emin olmak, tercihini buna göre yapmak ve oyunu buna göre kullanmak ister.  İktidarın ve muhalefetin ise, halkın hassasiyetine kulak vermeleri ve ayaklarını buna göre denk almaları gerekmektedir.

Sonuç olarak;

Buraya kadar sözünü ettiğim konunun siyaset ile ilgisi yoktur. Bilakis, siyaset üstü yüce değerlerimiz ile ilgilidir. (Vatanın ve milletin bütünlüğü, Ay Yıldız’lı Bayrağımız, ulusal kimlik ve kültürümüz, cumhuriyet değerlerimiz ve Mustafa Kemal Atatürk İlkeleri) tıpkı yüce dağın doruğundaki kutsal bir mertebe gibidir. Bu kutsal mertebe, sağcısı solcusu, Alevi’si Sünni’si, Türk’ü Kürt’ü, iktidarı muhalefeti ile Türkiye halkının buluştuğu ve omuz omuza birleştiği kutsal bir mertebedir.

Sevgili okurlarımız, ben de size bu kutsal mertebenin penceresinden seslenmiş bulunuyorum.

Yazarın Yazıları