Av. Ferda KAZANCIBAŞI
  • 10/09/2014 Son günceleme: 09/10/2014 00:11
  • 17.838

Yeryüzündeki canlı varlıkların ekseriyeti eşli yaşarlar. Eşler arasında hayat şartlarının acımasızlığına karşı paylaşım içindedirler.

Eşler hayatın güçlüklerine karşı birlikte göğüs gerip varlıklarını korurlarken aynı zamanda döl yetiştirerek nesillerini de korumaktadırlar. Hayvanlara özgü  bu kural insanlar için de geçerlidir. Eşlerin karşılıklı iyi ve kötü günlerinde şefkat ve dayanışma içinde olmaları temel kuraldır. Ancak, toplum yaşamında şefkat ve dayanışma üzerine kurulu temel kuralın maalesef istisnalarına da rastlanılmaktadır.

         Eşini eşya zanneden, varlığını sadece döl yetiştirme aracı gibi gören, ev işlerini yerine getirmekte köle gibi kullanan, hakaret eden, aşağılayan, döven ve hatta öldüren örneklerin günümüzde gidererek çoğalmış olması toplum sağlığı adına endişe ile karşılanmaya başlanmıştır. Son yıllarda kadına karşı şiddet kullanılarak öldürme olaylarının endişe verici oranda çoğalması karşısında önlem olarak yasal düzenlemelere ihtiyaç duyuldu. Bu ihtiyaçtan hareketle (6284 Sayılı Ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesi) kanunu 20.03.2012 tarihinde yürürlüğe girmiş oldu.

KANUNUN ÖZELLİKLERİNE KISA BAKIŞ

        Kanunun ( 3/ a ) maddesi, Mülki Amirliklere şiddete maruz kalanlar için (Barınma) olanaklarını sağlama yetkisi vermiş ve bu doğrultuda görevli kılmıştır.

        Kanunun (4) maddesi şiddete maruz kalan için Hakim’e (Koruyucu) tedbirler alma yetkisi tanımıştır. Örneğin, (Kişinin evli olması halinde yerleşim yerinden ayrı yerleşim yeri belirlenmesi)’ni öngörmektedir.

         Kanunun (5) maddesi şiddete maruz kalan için Hakime (Önleyici) tedbirler alma yetkisi tanımıştır. Örneğin, (Şiddet gösteren için müşterek konuttan veya bulunduğu yerden derhal uzaklaştırılması ve müşterek konutun korunan kişiye tahsis edilmesi)’ni öngörmektedir. 

         Kanunun (8) maddesi, şiddete maruz kalana, Bakanlığa, Kolluk Kuvvetlerine ve Cumhuriyet Savcılarına başvurma yetkisi tanımış ve bunun devamı olarak Hakimi, Mülki Amirliği ve Kolluk Kuvvetlerini yapılacak başvurulara muhatap makam kılmıştır.

         Kanunun (8/3) Maddesi; Koruyucu tedbir kararı verilebilmesi için (Şiddetin uygulandığı hususunda delil veya belge aranmaz. Önleyici tedbir kararı geciktirmeksizin verilir) denmektedir.     

         Kanunun (13/1) maddesi, (Şiddet uygulamış olması nedeniyle hakkında tedbir kararı verilen kişinin (Bu kanunun gereklerine aykırı hareket etmesi halinde) üç günden on güne kadar zorlama hapsine tabi tutulacağını öngörmektedir.

          Kanunun (13/2) maddesi, (Tedbir kararının gereklerine aykırılığın her tekrarında) zorlama hapsinin süresinin on beş günden otuz güne kadar olacağı öngörülmektedir. 

         Yirmi üç maddeden oluşan kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bütünü itibariyle şiddete maruz kalanlar adına ne kadar önleyici, koruyucu ve şiddet gösterenler adına da ne kadar caydırıcı olabileceğinin anlaşılırlığı zaman sürecine bağlı olmaktadır.

ŞİDDET YASASI KADIN TARAFINDAN İSTİSMAR EDİLEREK KOCA ALEYHİNE ŞİDDET SİLAHI OLARAK KULLANILMAKTADIR

          Kanunun hükümlerince şiddet mağduru sıfatı ile ilgili makamlara başvuran kadın iddiasını ispatlamaya mecbur bırakılmamıştır. Bu nedenle şiddete maruz kaldığını iddia eden kadının, elini kolunu sallayarak ilgili makamlara kocası hakkında başvurması yeterli olmaktadır. Bunun karşılığında ise (8/3) maddesince kocaya savunma ve ispat hakkı tanınmadan, araştırılmadan tek taraflı olarak hakkında (Üç veya altı ay süre ile müşterek konuttan uzaklaştırma kararı) verilmekte ve derhal uygulanmaktadır. Eğer kadının canı isterse kanun hükümlerinden yararlanarak kocası hakkında (Tedbir kararını ihlal ettiği) iddiası ile yeniden ve rahatça iftira yoluna başvurabilecektir. İlgili makamlar ise iddianın doğruluğunu araştırmadan, diğer tarafı dinlemeden, savunma ve ispat hakkı tanınmadan  kadının tek taraflı iddiasını geçerli sayıp kocası hakkında (Üç ay daha evden uzaklaştırma) veya (Zorlama hapsine) karar verebilecektir.

KÖTÜ NİYETLİ  EŞ TARAFINDAN 6284 SAYILI YASA DİĞER EŞE KARŞI ŞİDDET ARACI OLARAK KULLANILMAKTADIR

           Yasanın boşluklarından yararlanan kadının, (Mağdur edilmiş eş kisvesine bürünerek) ilgili makamları kendisine inandırmak suretiyle yasayı eşine karşı şiddet aracı olarak kullandığına dair örnekler çoğalmaya başlamıştır.

            Haklarında üç ay veya altı ay süre ile müşterek konuttan uzaklaştırılma kararı verilenler arasında akrabalarının evine sığındıkları, hiç gidecek yeri olmayanların parklarda yatmaya mecbur kaldıkları ve çocuklarından mahrum bırakıldıkları bilinmektedir. Ayrıca, erkek hak etmediği şekilde konutundan ve aile yaşamından mahrum bırakıldığı gibi kendisini aşağılanmış hissetmekte, hiç ummadığı durum karşısında şaşkına dönmekte ve psikolojisi altüst olmaktadır.

SONUÇ OLARAK

           Hakkında iddia edilen kişiye (Savunma hakkının tanınmadığı) yasal düzenlemeye yeryüzünün hangi demokratik ülkesinde rastlanması mümkündür?   

            Alel acele çıkartıldığı anlaşılan 6284 sayılı kanunun içeriğinde; Adil yargılama ve evrensel hukuk ilkeleri ile bağdaşmayan, kadını kocasına karşı tavır almaya kışkırtan, aile yapısını telafi edilmez şekilde temelinden sarsarak kamu düzenini zedeleyici hükümler yer almaktadır. Gerçekten şiddet gösterenler için düzenlenmiş kanun iki taraflı bıçak gibidir. Ayırım gözetmeksizin masum insanlara da uygulanmış olması adaletsizliğe ve büyük tahribatlara yol açmaktadır. Buna; Ata Sözü’nde (Kaş yapayım derken göz çıkartmak) denir.

            Kanunu uygulayan bazı mahkemelere gelince, konuların derinlemesine inilerek adalet aramak yerine kararlar kolay yoldan yüzeysel ve kalıplaşmış kriterlerle alınmakta, kalemlerde yazılı hale getirilirken  (Kopyala Yapıştır) yöntemi uygulandığından fahiş hatalara rastlanılmaktadır.

           Yukarda ki açıklamaları yaparken Türkiye de adaleti ayakta tutan vatan evladı hakimlerimizi ayrık tuttuğumu da belirtmek isterim.

            Dilerim ki her şey düzelir. Hoşça kalınız.    

Yazarın Yazıları